28 Mayıs 2012 Pazartesi

Özledim seni.

Blog blog.. Sevgili blog. Bir blogumun olduğu fikrine sanırım hala alışamadım. Ha bugün ha yarın yazarım derken yazacaklarım da aklımdan gitti. Bu böyle olmaz. Özeleştirimi de yapmamla birlikte devam edebilirim.
Rüya baleye başladı. Cumartesi günü Uçurtma Festivali'ne gittik. Evet konuya dan diye girdim.
Rüya baleye başladığından beri ve uçurtma uçurmaya gideceğimizi duyduğundan beri her sabah, "anne bugün cumartesi mi?" diyerek uyandı. Bir anda uyanıyor ve sanki işe geç kalmış birinin "aman saat kaç" paniğiyle uyanması gibi bir telaşla soruyor. Bu komik detayı tarihe not düştüm. Şimdi buraya bir baleden bir de uçurtmalı bir fotograf eklesem şık olur. Ama bence fotograf olayının en zor yanı, fotografların bilgisayara aktarılması ve içinden güzelin seçilmesi. Ama yapacağım.
Lakin şimdi değil. Rüya kızım, bu sabah uyandığında "bugün cumartesi mi" diye soramadan bir şokla karşılacaksın. Saçıma kına yaktım. Bu nostaljiyi yaptım. Kafamdaki beşbingrostonluk acıyla koltukta oturuyorum. Uyuyamadım. Kafam acıyor ve uykum var. Üniversitede saçlarım kınalıydı, güçlü ve sağlıklıydılar. İnsanlar yolda durdurup saçıma ne yaptığımı sorarlardı. Boyana boyana kendine yabancılaşıp hayata küsen saçlarımın kınayla gönüllerini almak istedim. Kız kıza sabahlara kadar oturup birbirimizin saçlarını boyayıp kına yaktığımız günler çok gerilerde kalmış. Gerçekten şu anda acı çekiyorum. Kafamda poşet var. Neyse... Kuşlar bu saatte gerçekten çok güzel ötüyorlar. Bunu duymama vesile oldu. Babanla sevgiliyken de sabahlara kadar oturur film izler, sohbet ederdik. Herhalde kuşları en son babana yeni yeni aşık olmakta olduğum bu sabaha karşılarda duymuştum. Şimdi sen varsın ve baban da sen de uyuyorsunuz. Umarım çektiğim acıya değer. Belki de kuşların bu sesleri beni görüp gülmelerinin sesleridir. Kuş demişken buraya da bir kuş fotografı koymam gerekiyorsa, buraya koyacağım fotograf sana hamileyken penceremizin önündeki boş saksıya yuva yapıp kuluçkaya yatan o anne kuşun fotografı olurdu. Ama kimbilir nerede. O kış, ben pencerenin diğer tarafındaki koltukta sana kuluçkaya yatmıştım. Kuş da diğer tarafında yavrularına yatmıştı. Baharda ikimizde doğurduk. Evimize sen geldin. İyi ki geldin.
Bari bu yorgun postumu bu akşamki yumurtlamanla bitireyim.
Annebabaçocuk olarak akşam eve dönerken Rüya babasına dedi ki;
-Baba bu akşam sen de bize gelsene.
-Kızım biz birlikte yaşıyoruz ya. Zaten birlikte evimize gidiyoruz işte.
Biraz düşündü ve,
-Evet senin evde tişörtlerin var ve ben çok mutluyum.
 Rüya çok değişik bir insansın.

1 yorum: