31 Mart 2012 Cumartesi

Yağmur, pizza ve diğer gerçekler

Uzun kıştan sonra bir anda gelen bahar, çiçeklenen dallar ve ısıtan güneşten sonra bugünkü kapalı hava ve yağmur, bütün bir öğleden sonra uyuttu ikimizi de. Yağmurun sesi ne güzel geliyor insana. Hele kanepenin üzerindeyse. Kızı uyumuş ve uyku kendisine de yavas yavaş bastırıyorsa.. Yani yağmur güzeldi. Ama güneşe aldanıp açan sonra bir yağmurla dökülen çiçeklere üzüldük bugün.
Rüya az önce tuvalete gitmek için uyandı. Ve sanki uykudan az önce uyanmamış gibi şöyle dedi,
-Anne dişlerimi fırçalamayı unuttuk.
Bu akşam -dün akşam mı demem gerek- Rüya'yı babası yatırmıştı ve dişler rutinini atlamışlar sanırım.
-Ama yatarken babanla fırçalamadınız mı?
ellerini iki yana açarak,
-Unuttuk. Nasıl unuttuk. Ya dişlerim çürürse. Acaba çürümüşler midir.
-Hmm bilmem ki, bi bakalım bence.
 Ağız açılır bakılır, tata taaam çürümemişler.. :) Rüya'yı öptüm yedim bitirdim.
Yani sabaha karşı 4'te dişler fırçalandı ve tekrar yatıldı. Ne sorumluluk sahibi bir kız ya da biz fırçalanmazsa dişler çürür mottosunu çok mu sık söyledik acaba, zavallım korkmuş sanki. Ama yine de hoşuma gitmedi değil.
Tabi bir de şu var, saat 4'te tuvalete gitmek için uyanmak ve hiç uyku sersemi olmadan beyni aynı verimle yeniden kullanmaya başlayabilmek, bir tek çocuklara özgü olsa gerek. Cırıl cırıl şakıdı banyoda.
-Anne bu mor kremi yeni mi aldın. Anne en çok bu havlumu seviyorum. Anne babam uyuyor mu? Anne yanınıza gelmiyim di'mi? Anne benim yatağım çok güzel. Annecim seni çok seviyorum. Annecim sabaha görüşürüz. Anne.. anne.. anne..
Aa ben bu postta başka birşeyden, pizzadan bahsedecektim. Demek ki, o da başka bahara kalmış. Çünkü dünya güzelimin dişleri beni gece gece pek güldürmüş.

30 Mart 2012 Cuma

Havuzdan kediye


Rüya'nın kedi sevgisi ile annelerin çiçek önünde çocuklarının fotograflarını çekme sevdaları birleşince ortaya çıkan.. Ne olsa havuz önünde fotograf çekilmenin pek muteber kabul edildiği bir kuşağın çocuğuyuz.. Hem çiçeği hem kediyi birarada görünce dayanamaz makinaya davranırız.
-Geç kızım şöyle. Hıh orda dur, çok güzel.
-Anne bu kedi çiçek açmış. Bahar gelmiş.
Rüya'nın sesi, baharın güzelliğinde..

29 Mart 2012 Perşembe

İlk Ses


Merhaba. Ben Rüya. İki buçuğum. Beşiktaş tutuyorum.
Bu Rüya'nın sesi. Rüya benim kızım. İki buçuğu geçti aslında. Üç oldu. Üç yıldır hayat onun sesiyle, komik, yorucu, zor, enerjik, şaşırtıcı ve neşeli geçti, geçiyor. İşte bu sesleri kaydetmek, zamanı durdurmak istedim. Büyüdüğünde ona bak bunları dedin, bunları düşündün demek istedim. Bir ömrün, çocukla birlikte kendini nasıl yenileyebildiğini ona ve kendime göstermek istedim.
İlk merhaba da onun merhabası olsun. Merhaba. Ben Rüya. İki buçuğum. Beşiktaş tutuyorum.
Rüya parkta arkadaşlarla tanışmak için hep bunu söyledi.  Ya da adını soranlara bir çırpıda söylediği de buydu. Şimdi bahar geldi, Rüya'nın sesi de kelimeleri de çoğaldı, büyüdü. Şimdi Ben Rüya. Üç yaşındayım, Beşiktaş tutuyorum, diyor. Kendini böyle tarif ediyor. Böyle tanımlıyor. En basitinden. En güzelinden.